22 Eyl 2012

BİR BAŞ AĞRISININ ANATOMİSİ


  Başım ağrıyor, hem de nasıl ağrıyor..Böyle ense kökümden usul usul uzanarak, şakaklarımı sıkıştıran, oradan gözlerimin arkasına sızan ve zaten pörtlek olan gözlerimi iyice dışarı itmek istercesine zonklayan...Işık görmek istemiyorum pek. Karanlık istiyorum, iyice karanlığa gömülmek..Gayet sevimsizim, hani başım ağrımazdan evvel çok sevimli olduğumdan değil ama ekstra uyuzum..

  Başım ağrıyor, hem fiziksel nedenleri var tahminimce benim şu anda bilemediğim, bir de gayri fiziki nedenleri var ki gayet iyi bildiğim.

  Ülkenin ne idüğü belirsiz bir durumda ebesinin sevilmesine, bizim dışımızda gelişen, bizim kıçımızı da yırtsak engelleyemeyeceğimiz ve bir takım dış mihrakların corba tenceresi karıştırır gibi bizi karıştırmasına; İkili, üçlü , dörtlü vs taraflı anlaşmalar sonunda, zaten sonucu belli çatışmalara gönderilip telef olmalarına göz yumulan zavallı yoksullarımızın gencecik çocuklarına; Ordu mensuplarının, sadece tükürdüklerini yalasınlar diye, bir sonraki hükümet gelirgelmez af çıkacağı gökteki aydede kadar belirgin olmasına rağmen milyonlarca yıl hapse mahkum edilmelerine, başım ağrıyor...
 
  Devamlı binalar yaparak, talepten çok arz yaratarak, kendi binalarının fiyatlarını düşürten, binaları alınmayan, alınmayınca da yarım kalmış binaları tamamlayamayarak gaz ve toz bulutuna karışan salak ve dolandırıcı müteahhitlere; Bir şey moda veya popüler olmaya görsün( telefon, araba,saç rengi vs..) alakalı, alakasız- yakışan yakışmayan,  herkesin bir düşünmeden balıklama dalması gibi Türk milletinin yonca çayırlığına dalan öküz sürüsünün, göz açıp kapayana kadar çayırlığı talan edişi  gibi bir anda herşeyi talan edebilme yetisinin sonsuzluğuna, başım ağrıyor.

  Hala sosyalist devlet esintileri taşıyan komünizm kokukulu, noterlik işlemleri, tapu işlemleri, vergi işlemleri, her türlü devlet dairesi kalemi işlemlerinin o kadar kanun revizesine rağmen betonarme bina temeli gibi sabit bırakılmasına(ulan tc kimlik no diye bişi var, ne şeyime, niye bin tane belge istersin benden ehliyet yenileme için ya); Rüşvetin hayatımızın en tatlı ve sevimli gereksinmesi olmasına; Devletin geçmiş hükümetlerden günümüze, tüm kademelere yayılan enfes bir kokuşmuşluk ve bozulmuşluk kapasitesine sahip olmasına, bir şeyler yapabilmek, bir yerlere gelebilmek için birilerinin yeğeni, damadı, oğlu, boku püsürü veya cüzdan doldurucusu olması gerekmesine, başım ağrıyor.

   Piyasaya hiç doğru düzgün sanatçı çıkmayışına, pampişlerim diyen koca memeli ama beyni göz bebeklerinden küçük bir hanımla, beyinleri dahi olmayıp sadece beyincikle opere edilen kız kardeşlerin populer olmasına; (biraz kişisel fikrim olacak ama...)Türkçe müzik çalan radyolarda dinlediğim şarkıların neredeyse %80 nin çöp değeri taşımasına ve bunlara şarkı diye değer verilip radyolarda yayınlanmasına, başım ağrıyor..

   Millete güneş kanser yapıyor, yapmayın etmeyin diye neredeyse yalvarırcasına uyarılar yapılmasına rağmen, halkımın hala solaryuma gidiyor olmasına; Spor yapmak ancak enerji ve zaman verildiğinde ve yeri geldiğinde acı verici olduğunda işe yarar diye kıçımızı yırtarken, Türkler'deki inanılmaz löp götlük kapasitesi sebebiyle YORMAYAN SPOR SALONU gibi yerlerin açılmasına, başım ağrıyor..
 
  Sigara bu kadar zararlıyken, hala ama hala çok ender de olsa sigara içiyor olmama; Geceleri bir türlü uyuyamıyor oluşuma; Bu dünya üzerindeki en iyi felaket ve korku filmi senaryolarını yazabilme potansiyeline sahip olarak kendimi anksiyeteden anksiyeteye sürükleyebilme kapasiteme,başım ağrıyor.....
 
Sonuç olarak başım ağrıyor ama tahminim hepimizin başı ağrıyor bu aralar. Kimizin baş ağrısına kalp ağrısı eşlik ediyor, kimimizinkine ruh ağrısı, kimimiz dişlerini gıcırdatıyor çünkü o kadar öfke dolu, kimimizin poposunda yeller esiyor..Herkesin hayatı algılayışı, yaşayışı,baş ağrıları farklı..Hepinize baş ağrısız, cici mi cici, çiçekli böcekli,  sağlıklı, sinirleri alınmış günler dilerim..
 

Hiç yorum yok: