13 Tem 2012

MAHŞERİN TEK ATLISI "OBEZİTE" ÜSTÜNE BİR ÜÇLEME 1

Uzun zamandır yazmak istediğim bir konuydu şişmanlık ve obezite..En sonunda kaleme almaya karar verdim. Çok kapsamlı bir konu olduğu için 3 parçaya ayırıp yazmak istiyorum. Bu ilk yazı şişmanlığın hormonal ve genetik bir sebep yoksa olası nedenlerinin hafifçe üzerinden geçilmesi , yaygınlığını ve basitçe nasıl engellenebileceği üstüne...
 
Bilirsiniz, eskiden beridir, 50 yaş üstü akrabalarımızın kıramadığımız bir takıntısı vardır. Bu takıntı kilo üstünedir. 50 yaş ve üstündeki Türk insanı için zayıflık kabul edilemez bir durum. Şöyle etli butlu değilseniz, yanaklarınız biraz tombulca değilse  bu gurubun endişeli bakışlarına maruz kalırsınız . Derhal "biraz kilo almalısın" çok zayıfsın, bak hiç sağlıklı değil bu zayıflık" şeklinde, kafaların sağa sola sallanmasının eşlik ettiği, bol cık cıklı öğütler duyarsınız. Ben bu durumu yıllardır, büyüklere anlatamadım..Kaburgalar sayılacak, kalça kemikleri etini delecek şekilde fırlamadığı sürece yani iskelet şeklinde değilseniz, zayıf olmak sağlıksız olmak demek değildir. Vücut kitle indeksi hesaplaması bize sağlıklı kilonun alt ve üst sınırlarının ne olduğunun ip uçlarını vermektedir. Buna göre, kilonuzu,  metre cinsinden boyunuzun karesine böldüğünüz vakit elde ettiğiniz rakam vücut kitle indeksinizdir. Örneğin; 71.5 kg ağırlığında ve 1.65m boyunda bir bireyin vücut kitle indeksi; 71.5/ (1.65)2 ; 71.5/ 2.72= 26.28 kg/m2' dir

Aşağıdaki hesap makinesi linkine  tıklayarak açılan pencereden kendi vücut , kitle indeksinizi hesaplayabilirsiniz

Yapılan hesaplama sonucunda;
18.5 kg / m²'nin altında olanlar Zayıf
18.5-24.9 kg / m² arasında olanlar Normal kilolu
25-29.9 kg / m² arasında olanlar Fazla kilolu (Overweight)
30-39.9 kg / m² arasında olanlar Obez (şişman)
40 kg / m²'nin üzerinde olanlar İleri derecede obez

 Kadınsanız 18.5-24,9 skalasında 20 ye yakın olmak daha sağlıklıdır, erkeklerin ise
24.9 a daha yakın olmaları sağlıklıdır.

 Gördüğüm ve tahmin ettiğim kadarıyla Türkiye'de insanlar genel olarak 25-29,9kg/m2 skalasında gezinmektedirler. Bu durum Türk nüfusunun en iyimser ifadeyle fazla kilolu olduğu manasına gelebilir. Ancak bu kilo dağılımı belli bir yaşın üstüne çıktığımızda karşımıza çıkmaktadır. Şükür ki genç kesimimiz de hala, normal kilolu bireyler ağırlıktadır. Türk insanının yaşla birlikte kilo almasını sebebi ise kanaatimce, hareketsiz yaşam tarzı, gereğinden fazla beslenmek ve dediğim gibi  bazı kesimlerce zayıf olmanın güzel ve sağlıklı kabul edilmemesi olabilir. Aşağıdaki üzüntü verici obezite tablosu Vücut kitle indeksi hesabına göre, bölgelerimizdeki obezite oranlarını vermektedir
 
Türkiye'de bölgelere göre obezite oranları (yaklaşık)
Doğu Anadoluda en düşük (%17.2)
İç Anadoluda en yüksektir (%25.0)dır.
Güneyde %24,
Kuzeyde % 23.5,
Batıda ise %21.6 olarak saptanmıştır.

Obez nüfusta, kadınlar erkeklerin neredeyse iki katıdır. Bunun sebebi, Türk kadınlarının doğumdan veya menapozdan sonra kilo almaları, spor yapma bilincine sahip olmamaları ve erkeklere göre doğuştan gelen, hormonal ve metabolizmasal dezavantajlarıdır.
 
Bu rakamlar korkutucu ve hüzün vericidir. Ancak şükür ki Türkiye şişman deyince hala ilk akla gelen ülke değildir.
  
Şahsen şişman deyince benim aklıma ilk gelen ülke Amerikadır. Hayatımda gördüğüm, en şişman insanları ve en çok şişmanı bu ülkede gördüm ben. Amerika'da obezite çok büyük ve gün geçtikçe artmakta olan bir problem.
   
Ancak Amerika'daki şişmanlık  Türkiye'dekinden oldukça farklı.. Nasıl mı ?? Bu fark bana ilk gördüğümde çok enteresan gelmişti. Dediğim gibi Türkiye'de genç nesil kısmen normal kilodadır. Yaş ilerledikçeyse hareket etme azalır, işin içineTürk insanının kendine bakmayı bilmemesi ve sevmemesi de girince, yaş ile doğru orantılı bir kilo alımı kaçınılmaz olarak gerçekleşir.
  
Amerika'da ise tam tersi bir tablo gözükmektedir. Bir masa etrafında oturan 3 nesil gördüğünüzde ilk dikkatinizi çeken normal kilodaki yaşlılar, şişman orta yaşlılar ve malesef ki neredeyse obez torunlardır. Amerika'daki bu enteresan farkın sebebi nedir ?? Bunu sebebi Amerika'daki gıda sektörünün korkunç bir hal almış olmasıdır. Eski, yaşlı Amerikalılar bizim yediğimiz gibi normal, kısmen az katkılı besinler tükettikleri için normal kilolarda kalmışlardır, daha sonra korkunç gıda devleri, işin içine girmiş GDO lu delice hormonlu yapay gıdalar birbiri adına piyasaya sürülmeye başlanmıştır, hayat tarzları değişmeyen ama yedikleri değişen insanlar ise hızla kilo almaya başlamışlardır.
  
Günümüzde ise Amerika'da marketlere girdiğimiz vakit karşımıza çıkan görüntü korkunçtur..Normal ve doğal olan herhangi bir şeye rastlayabilmek mümkün değildir. Doğal olan ürünlerin ki,  eğer varsalar fiyatları gerçekten,  normal bir vatandaşın cebini yakacak kadar yüksektir. Normal süt bulmak mümkün değildir ama her taraf süt olduğunu iddia eden ama asla olmayan % 2 yağı alınmış, % 43 yağı alınıp sözde D vitamini eklenmiş, yağsız ama E vitminli vs..gibi ürünlerle doludur. Yoğurt bulmak mümkün değildir. İğrenç tatlandırıcılı ve şekerli ne varsa rengarenk her yerden sarkmakta, gözünüze gözünüze sokulmaktadır ama peynir asla yoktur. Zeytin bulmak imkansızdır, en iyi ihtimalle, oldukça yüklü miktar para ödeyerek, zeytine benzer bir konserve alabilirsiniz ama bizim bildiğimiz snickers çikolatasının 4 katı boydaki çikolatalar, komik paralara satılmaktadır.
  
Bunları anlatmamın bir sebebi var. Elbette bize ne elin Amerikalısından..Şişmansa şişmandır...değil mi?? Hayır değil...Çünkü eğer izin verirsek bizim sonumuz da böyle olacaktır.  Kişisel fikrim, Gıda devlerinin, ilaç sanayisiyle el ele çalışmakta olduğudur....Bu iğrenç gıdalar halka sunularak, halk hasta edilmekte ve ilaç sanayisine bağlı hale getirilmektedirler. Amerika da zayıflama hapları inanılmaz kar getiren bir iştir. Kolestrol ve kalp ilaçları da öyle.. Bu derinlerden yürütülen bir plandır. O pis süt benzeri şeyleri veya ne üdüğü belirsiz iğrenç rengarek pis tatlandırıcılı mısır gevreklerini vs... piyasaya sürmeseler ( neredeyse bedava fiyatlara) ne bu hastalıklar ne de bu obezite sorun olurdu...Ayrıca bir önemli fark da bizim hala evde kendi yemeğimizi pişirmeye devam etmemiz ancak Amerikalılar'ın neredeyse tamamının öğünlerini dışarda veya hazır yemekler tüketerek geçirmeleridir. Bu da çok önemlidir, çünkü kendi yemeğini pişiren kişi, yemeğin yağını tuzunu, içeriğini kontrol edebilmektedir ancak hazır yemeklerde böyle bir durum söz konusu değildir..Birde işin içine devasalıklarıyla ünlü Amerikan porsiyonları da girince şişmanlık kaçınılmazdır. İşte parmak basmak istediğim noktalar bunlardır. Bu oyunun Türkiye'de oynanmasına müsade etmememiz gerekmektedir.
  
İğrenç doğal olmayan pis boyalı şeyleri çocuklarımıza yedirmemeli, biz de tüketmemeliyiz.  Gıda ve ilaç şirketlerinin oyunlarına karşı gözümüz açık olmalı, bu oyunlara kanmamalıyız. Bizim ülkemizde  hala sebze, meyve tüketme,ucuz sağlıklı beslenme  mümkün..Zayıflama haplarına o kadar para akıtacağımıza, kıçımızı kaldırmalı, hareket etmeli ve sağlıklı beslenmeliyiz...Günün birinde malesef Türk toplumu da  bu tuzağın içine düşecek sanırım ama hiç olmazsa bu durumu, bir süre geciktirme ve yeni nesil olan çocuklarımıza sağlıklı beslenmenin nasıl birşey olduğunu öğretme şansımız hala var...
 
Vücudumuz bir makine gibidir..Doğru çalışmasını istiyorsak, onu paslanmaya terketmemeli ve  bu makinenin benzini oldukları için yediğimiz şeyler kadar, onları tüketme şeklimize de özen göstermeliyiz...Unutmayın, cevap selülit kremlerinde ve haplarda değil..cevap biraz gırtlağını tutmakta, biraz da hareket etmektedir..

O zaman burdan ne anlıyoruz..
1-kendi yemeğimizi mümkün oldukça kendimiz pişirmemiz gerektiğini
2-porsiyonlarımızı, atların yiyeceği gibi değil, insanın yiyeceği boyutlarda tutmayı
3-yemeğin yağına tuzuna biraz dikat etmemiz gerektiğini
4-yapay tatlandırıcılı, rengarenk, hastalık ve şişmanlık davetiyesi o gıdalardan,kendimizi ve yapabildiğimiz kadar çocuklarımızı uzak tutmamız gerektiğini
5-biraz kıçımızı kıpırdatmamız gerektiğini (hiçbir şey yapamıyorsak veya salona gidecek maddi imkanımız yoksa, hiç olmazsa asansör vs..kullanmayıp merdivenleri tercih etmemizin bile çok fark ettiğini)
6-Canımız çok tatlı çekiyorsa, biraz dondurma veya sütlü tatlıların veya çok şekerli meyvelerin bir kurtarıcı olduğunu...(makul porsyonlar-2-3 çorba kaşığı max)


 Şişman olmanın ne kadar zor ve tehlikeli birşey olduğunu, vücudumuza neler yaptığını ikinci yazıda yazacağım...SAĞLIKLI KALMAK DİLEĞİYLE...











Hiç yorum yok: